Gümüşlük 2008 Raporu

2008 raporunu vermek için biraz geç kaldığımın farkındayım ama bu sefer Gümüşlük’e ancak Eylül başında gelebildim.

Hatta bu sefer laptop bile getirdiğimden bizzat yerinden yazıyorum, aha manzaram:

Gümüşlük Tavşan Adası, Eylül 2008

İşten Gizli Gizli Okuyanlardan Özür Dilerim Ama Manzara Bu, Yapacak Birşey Yok

Başlangıç Notu
Google’dan buraya “Gümüşlük Özak Pansiyon” diye gelen çok oluyor, onlara hemen fazla uğraştırmadan kötü haberi vereyim: Özak Pansiyon kapanmış. İlla nostajli diyorsanız eski yazıyı okuyunuz: eski yazı.

Deniz Raporu
Deniz tahmin edileceği gibi sol (güney) koyda güzel ve tertemiz, sağ (balıkçıların olduğu) koya bu sene gitmedim. Bildiğiniz gibi Gümüşlük’te Türkiye’nin geri kalanının aksine sol selamettir.

Deniz güzel derken yanlış anlaşılmasın her zamanki gibi yosunlu ve girişte zaman zaman ayaklarınıza taşlar hatta denizkabukları batıyor. Kaç senedir iskele de olmadığından artık yosunlara değerekten girmeye ve çıkmaya alıştım. Onlara artık yosun değil de ıspanaklı erişte gözüyle bakıyorum.

Tabii deniz kum olsa veya iskele olsa plajların işgal edilmesi gerekebilir, dışarıdan yüzmeye yerli ve yabancı turistler gelebilir. Bu şekilde hayatımızdan memnunuz. Ha bu sene hiç günübirlik guletlerinden görmedim, sezonu kaçırdığımdan mı yoksa gelip de Tavşan Adası’na yanaştıklarında düdük çalıp sahil güvenliği arayan haşin ahaliden mi bilemiyorum.

Yemek (Balık) Raporu
Gümüşlük’e en çok balık için gelinir ve genelde gelenler tavsiye üzerine öteki taraftaki Mimoza’ya giderler. Ben seneler önce bir gittiydim ve diğerlerinden yemek olarak farkı olmadığına, ama ambiyansının hoş olduğuna kanaat getirmiştim. Burada kaldığım zamanlarda ambiyans pek umurumda olmadığından gene bildik yerlere gitmeye devam ediyorum.

Bu sene balıkçılardan en başarılısı hem balığıyla hem de servisiyle Cumhur oldu. Balık olarak da süper çirkin ama tadı yerinde bir dülger (peygamber balığı, güneş, zeus faber, john dory, st pierre, peterfisch) yedik. Karidesler de taptaze idi, Vedat Milor Ustamın lafını dinledim, gözlerini ve etrafını emdim, bütün masa beni kınadı. Utku da yabancı gelin eşine bunun bir türk adeti olmadığını, benim öküzlüğüm olduğunu izah etmek zorunda kaldı.

Dülger İşte Böyle Cindy Crawford’a Benzeyen Çirkin Bir Balık

Bu sene Club Gümüşlük’ün çoban salatasındaki domatesleri de çok güzel. Timuçin tarlasında bizzat elleriyle yetiştiriyormuş. Orada da balık yiyebilirsiniz tabii, balık yerken bir taraftan da ne kadar yeseler şişmanlamayan mekan kedileri Bekir ve Tekir’i veya zürriyetlerinden Şakir, Vakur, Çatal, Kaşık veya Bıçak’ı besleyebilirsiniz.

Sükunet Raporu
Bu konuda fazla değişiklik yok. Gümüşlük hala Bodrum yarımadasının insanlar tarafından kullanılan en sessiz sakin yeri. Hem sosyal hem de sessiz. Barlarda çalan müzik yoldan bile zor duyuluyor. Gece gündüz dalga sesi duymak mümkün. Ama benim için en güzel müziğin çalındığı Özak artık yok, büyük eksik ama iyi tarafından bakacak olursak erkenden yatabiliyorum.

Bir akşam 30 Ağustos kutlamaları olduğundan biraz gürültülü bir gece oldu. Sağ koydaki iskeleye sahne koymuşlar, bir türkücü abi yöre türküleri söyledi. Meşhur Halilim türküsünün Bitez Yalısı kısımlarını Gümüşlük Yalısı olarak değiştirdiğini ve dev ebatlı bir efenin de şarkıya eşlik ettiğini eklemem lazım.

Daha sonra amerikan 4 Temmuz kutlamalarından özenti havai fişek gösterisi başladı. Garsonumuz o lokantaya sessiz olduğu için gelmiş olduğumuzu unuttuğundan olsa gerek önceki seneki kutlamalarda 10 milyarlık fişek kullanıldığını övünerek anlattı. Vatanımızda toplam havayi fişek tüketimini kafa sayısına bölün ve çıkan rakamı da kafa başına milli gelirimize bölün bakalım dünya birincisi olur muyuz?

Koşu Raporu
(Google Earth Adresi)

Bu sene Gümüşlük ahalisinin pek hoşuna gitmeyecek birşey yaptım ve sabahları koşuya çıktım.

İlk parkurum Gümüşlük – Turgutreis yolu oldu. Yol güzel ve fazla vasıta yok, olanlar da üstüme sürmediler. Birkaç tane karbonmonoksit takviyesi yapan su kamyonu geçti ama genel olarak baskın koku inek boku kokusuydu. Bütün yol kenarında olduğu gibi yan duvarın üstündeki çiçeklerle süslü olan mezarlıkta doğum 1327, ölüm 1912 yazıları dikkatimi celbetti. Bizim için tamam da turistler bunları görünce acaba Gandalf‘ın mezarı mıdır diye düşünürler mi? Mezar demişken Kadıkalesi civarında yol kenarında 1763’te ölmüş Cezayirli Abdullah oğlu Süleyman Efendi’nin mezarı da var. Herhalde Kadıkalesi gerçekten de bir kaleyken ölen ya sevilen ya da korkulan bir korsandı diye düşündüm.

Parkurun (bardak boşsa) başlarında veya (bardak doluysa) sonlarındaki futbol sahasında Çarşamba günü pazar kurulmuş. Pazarda satış yapılan kısımların üstünde tek tip güzel beyaz gölgelikler asılmış. Yandaki ağaçların altındaki park yerinde ise bir traktör tarafından çekilen vagonda yaşlı amca ve teyzeler alışverişlerini yapmışlar, vagonlarının kalkmasını bekliyorlar. Futbol sahasının tepesinde ise Gümüşlük Taş ve Beton Heykel Sempozyumu sırasında yapılan heykellerden birisi (Sonsuzluk muydu?) yerleştirilmiş, bu heykellerden bir tanesi de Tavşan Adası’na yürünen yerin başında. Gümüşlük Belediyesi’ni takdir etmek lazım.

Gandalf the Grey
Doğum: 1327, Lorien; Ölüm: 1912, Gümüşlük

İkinci parkurum ise Gümüşlük – Bodrum yolu oldu. Bu yolda yer yer hafif yokuş vardı ve en sonunda yokuşun açısı dayanılmaz olunca (göbek bölgesi) Kadıkalesi tarafına saptım. Arada durup deniz kokusuna göre yol bularaktan oraya buraya girdim, kaybolayazmışken bir köylü amcama yolu sordum. “Çok yakın” deyince kıllandım ama gerçekten de yakındı.

Ara yollardan koşarken birden yan arsadan tellerin arasından “Ulan sen benim bacımın, kızımın, karımın yanında nasıl böyle şortla koşarsın?” diye havlayan bir köpekten birazcık tırstım. Tam tırıs koşmaya geçmiştim ki bu sefer önümde bir dev çoban köpeği gördüm. Tırıstan da vazgeçtim ve yürümeye başladım. Köpek beni iplemedi, benimle aynı yönde ilerledi ve çok ilginç bir şekilde aniden kayboldu. Karayiplerde geçen korsan filmlerindeki hayalet gemiler gibiydi. Kaybolduğuna göre aniden belirebilir de diye düşündüğümden müziğimi kapattım ve sakin ama pürdikkat koşmaya devam ettim. Köşeyi döner dönmez önüme boyum yüksekliğinde dev iki göz çıktı! Gözler ufak boynuzların arasından sakin sakin bana bakıyorlardı. Meğersem geviş getiren bir öküzmüş. Sahibi duyar da deli zanneder diye içimden öküze “Selamınaleyküm” deyip hızlıca yanından geçtim.

Okuma Raporu
E Gümüşlük’e gelince okunmaz mı? 8 yaşında çocukların tatilde satranç oynadıkları mekanımızda bizim Okuma Cemiyeti‘nin son kitabı İsa’ya Göre İncil’i okumaktayım. Günlük programım önce gasteler, sonra internet, en son kitap. O yüzden istediğim kadar ilerlediğimi söyleyemem.

Etrafta bol bol Masumiyet Müzesi var, okuyanlar kafalarını kaldırmadıklarına göre başarılı.

Şimdilik bu kadar, başka acil gelişme olursa bildireceğim. Ama burada pek acil gelişme olacakmış gibi bir hava yok.

4 Replies to “Gümüşlük 2008 Raporu”

  1. Asuman Hanım, yorumunuz için teşekkürler.

    Benim arkadaşlarım genellikle Club Gümüşlük’te kalıyorlar (yıllarımızı oraya verdiğimiz için) ama orası dışında tanıdığım birileri yok.

    Balıkçıların olduğu koydaki pansiyonlar da güzel Club Gümüşlük’ün yanı sırasındakiler de.

  2. Merhaba, yazinizi Gumusluk te konaklanacak kucuk dogal bir pansiyon ararken buldum. Cok esprili ve eglendiren yazim dilinizden dolayo sizi tebrik ederim. Bana esim ve 6 aylik bebegimle sakince konaklayacagim bir yer tavsiye eder misiniz? tesekkur ederim.

  3. özak bu sene açık hemde eskisinden çok daha iyi durumda 😉

  4. Çok güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık. İnşallah daha sık gelirsiniz de biz de daha çok rapor okuruz.

    Belki birilerinin işine yarar 🙂 Pazar futbol sahasından eski yerine geri döndü.

Yorum Yazınız / Leave a Reply