Müstakbel Babalara Öğütler – Çevreniz ve Siz

Karımın karnındaki herif hayatımda görmediğim bir hızda büyümeye devam ediyor. Bu esnada saf ve bakir bir baba adayının (ben) karşısına tuzaklar ardı ardına çıkıyor ve ben bunlara tek tek düşerken hemcinslerime ışık tutmaya devam ediyorum. Adeta etrafını aydınlatırken bir taraftan eriyip kaybolan bir kandil gibiyim. (Mum diyecektim ama kandilin günümüzün konjonktürüne daha uygun olduğuna karar verdim.)

Hemen güncel tecrübelerimi müstakbel babalara aktarmaya devam ediyorum.

Herif Dediysek O Kadar Da Değil, O Göbek Bağıymış

1. Ona iyi bak, tımaam mı?
Söylemesi ayıp bendeniz arkadaş çevremizde biraz avangard bir koca olarak bilinirim. Bazıları öküz de diyorlar. Günümüzün şehirli erkekleri arasında türümün yegane örneğiyim.

Mesela fazla açıksözlüyümdür. Bana şak diye soru soruldu mu cevabını tak diye veririm: “Kilo aldım mı?” “Evet aldın”. Bu kadar. “Saçım çok mu çirkin olmuş?” “Evet çok çirkin olmuş”. Dürüstlük söz konusu olursa Erdener Abi’den ağzına geleni söylemekte Erman Toroğlu’ndan eksik kalmam.

Karım benim hayat arkadaşım olduğu için ona arkadaşlarıma davrandığım gibi doğal davranırım, argomu esirgemem. Adanalıyık (allaan adamıyık). Arkadaşlarıma sevgimi göstermek için nasıl “Lan oğlum lan” diye hitap edersem karıma da aynı şekilde hitap ederim. Ona pipisi yok diye diye hemcinslerimin kadınlara genelde yaptığı gibi mesafeli davranmam yani.

Kadın erkek eşitliğine inanan bir kişiyim. Yani özellikle centilmenlik yapmak gibi bir huyum da yoktur. Karım maç izlerken bana “İçeriden gelirken (!) kedilere yemeklerini verip, çöpü dışarı koyup, çay suyunun altını kapadıktan sonra bana buzlu ve limonlu bir soda verir misin?” derse “Hadi ordan! Hadi ordan!” derim. Adeta Havva kendisine elmayı verince “Soy da ver!” diyen (bkz. Leman’daki Çağçağ karikatürü) Adem gibiyimdir.

Dolayısıyla (her delikanlinin basina gelebilir) evdeki tartışılmaz hegemonyamı ve taviz vermez sert mizacımı kıskanan bazı yakın arkadaşlarımdan “Karına bari hamileyken iyi davran” uyarısı aldım. “Peki peki anladık” dedim geçiştirdim. Belli ki beni kafi derecede tanimayan bu aymaz kişiler benim bu komik uyarilara kulak vereceğimi zannettiler. Lakin bu uyarılar çoğaldıkça, hatta benim ne kadar doğal olduğumu bilmeyenler de aynısını söylemeye başlayınca durumu anladım.

Şarapçı’nın sıkı okuyucuları bu serinin bir önceki fasikülünde kadınlar arasındaki masonik bağdan bahsettiğimi hatırlarlar. İşte o bağ bir kez daha karşınızda: her kadın artık hamile kalmak görevini başarı ile yerine getirerek terfi eden hemcinsine yardımcı olmak amacıyla kocalara karşı bu tür uyarılar yapmak zorundadır!

Yani konunun benim öküzlüğümle uzaktan yakından alakası yoktur. İçinizdeki en munis koca da bu uyarılardan nasibini alacaktır. Burada ayıp olmasın diye kılıbık yerine munis diyorum, aslında bu cins kocalara günümüz – siyaseten doğru – şehirli insan jargonunda “eş” de diyebiliriz.

Yani sayın müstakbel baba adayı, ben öküzüm ve muhtemelen sen değilsin ama bu kadınlar seni de bu şekilde acımasızca uyaracaklar. Hazırlıklı ol! Kendini ezdirme!

2. Bebeğin Cinsiyeti
Dünyanın kuralıdır, herkes kendisine benzeyeni sever. Yeni eleman alırken kendinize benzeyenleri öne alırsınız. Arkadaşlarınız, karınız/kocanız size benzer. Yeni tanıştığınız kişilerden sizinle ortak ilgi alanları olduğunu tahmin ettiklerinizi, sizin gibi konuşanı, sizin gibi giyineni tercih edersiniz. Askerde Adanalıysanız Antep – Kayseri – Antalya üçgenindeki herkes toprak sayılır ve 2 saniye önce tanışılsa bile birbirinize iltimas geçersiniz.
Günümüzün müstakbel babası kendisine yöneltilen klasik sorulardan birisi olan “Cinsiyetini ne istiyorsun?” sorusuna gönül rahatlığıyla pis sakalını sıvazladıktan sonra “Erkek ulan!” diyemiyor. Kız isteyen erkekler (“Ay ne kadar şeker!”) sempati toplarken erkek istediğini beyan eden dürüst kişiler maçolukla, ayılıkla suçlanıyorlar. Neden?

Erkekliğin onda dokuzu evlenmekten kaçmak kalanı da baba olmaktan korkmaktır.

Kendimi bir baba olarak düşünmeye çalıştığım zamanlarda iki tane ana motivasyonum oldu: pleysteyşın almak ve çocuğumla maça gitmek.

İzah edeyim: 6 yaşımdan 18 yaşıma kadar durmadan bilgisayarla oynadım. Annem kolej sınavları senesi durumu kontrol altına almak için bilgisayarımı televizyonun üstündeki dolaba kilitledi ama o rezil sınavdan eve gelir gelmez tuvalete bile gitmeden bilgisayarımı kurdum ve günlerce yemeden içmeden Emilyn Hughes Soccer oynadım.

Ortaokulda Commodore 64’ten Amiga’ya transfer oldum. Üniversiteye başlayınca yemedi ve oyun defterini kapadım. O günden beridir bilgisayar oyunlarından uzak duruyorum. Şimdi de bir dolu işim ve hobim arasında bir de pleysteyşın’a bulaşmak istemiyorum. Fakat bütün irademe rağmen o Winning Eleven (Pro-Evolution Soccer) denen oyunu her gördüğümden kendinden geçiyorum, elimde değil. Oyunu yapan köftehorlar (Konami) da her sene daha da güzelleştiriyorlar.

ps
Bir de Tezahüratları Duysanız, O Top Direkten Dönünce Çıkan
Çotonk! Sesini Duysanız…

Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin: benim kızım olursa benimle oturup bilgisayarda bir futbol oyunu oynama olasılığı nedir? Onu pleysteyşın oynayan maça gitmeyi seven bir kız olarak yetiştirmek için elimden geleni yapacağım ama nereye kadar?

Maç konusuna gelince… Nick Hornby’nin muhteşem kitabı Fever Pitch’i (Futbol Ateşi) okuyanlar bilirler. Bir babanın çocuğu ile yaşadığı en önemli ritüellerinden birisi maça gitmektir. Şimdi kızlar da maça gidiyorlar ama geçen sene stadda yanıma oturan amcanın iki kızını maça getirmek için neler çektiğini gayet iyi biliyorum. Özellikle Aşkın Nur Yengi’ye benzeyen büyük kız bütün sene belki 2 maça geldi. Küçük kız ise maça gelip sonra her seferinde babasını tek başına bıraktı. (“Baba ben Mertcanların yanına gidiyorum. Maçın sonunda sana SMS çekerim!”, “Esemis ne kızım?” “Babaaay!”)

İşte bu sebepten isyan ediyorum ve bir erkek çocuk istediğimi söylüyorum. İşte buyurun buradan da itiraf ettim, ultrason esnasında doktor hanımın arkasında o kahverengi ekranda bir pipi görününce gol sevinci yaşadım!

Siz kadınlar, üstüme gelmeyin yoksa üstünüze 3 milyar adamı salarım!!

3. Couvade Sendromu
İçinizde Couvade Sendromu’nun ne olduğunu bilen var mı? Etrafımdaki evli veya bekar, çocuklu veya özgür birçok erkekle yaptığım anketten biliyorum ki pek fazla yok. Ya aşermenin ne olduğunu bilen? Toplumun yıllarca rolleri için yönlendirmiş olduğu bütün müstakbel babalar karıları aşerdiği zaman gecenin üçünde kalkıp yaz gecesi saat 3’te manav manav gezip bodrum mandalinası aramaya hazırdır.

Ama bilimadamları (dikkat biliminsanları demedim) sağolsunlar boş durmuyorlar ve her müstakbel babanın işine yarayabilecek bu muhteşem naz yapma şansını bilimsel olarak ortaya koymuşlar.

Couvade sendromu der ki bazı kocalar (pek de delikanlı olmayan amerikan erkeklerinde %80’e kadar çıkan oranlar görülmüş) karıları hamileyken fizyolojik olarak bir sebep olmamasına rağmen hazımsızlık, artan veya azalan iştah, kilo alma, kabızlık/ishal, huysuzluk/suratsızlık gibi hamile semptomları gösterebilirler! Teorilere göre buna sebep olarak erkeklerde beraber yaşadıkları kadın hamile olunca dengesizleşen prolaktin, kortizol, estojen ve testosteron seviyeleri gösterilebilir.

“İhi ihi! Zamane gençleri neler uyduruyorlar şekerim” deyip geçmeyin lütfen. Couvade sendromunun geçmişi de oldukça eski. Konudan MÖ 63 doğumlu Amasyalı meşhur yunan coğrafyacısı ve filozofu Strabo ve hepimizin tanıdığı çocukken kitabını okuduğumuz meşhur gezgin Marko Polo da bahsetmişler.

Strabo
Strabo Abi Elleriyle Bizim Oraları İşaret Ederken

Strabo Basklarda babanın anne ile birlikte doğum yapan kadın gibi bakılmasının bir gelenek olduğunu yazmış. Marko Polo ise Türkistan, Çin, Hindistan ve bazı Afrika kültürlerinde de bu güzel geleneği görmüş. Yani ortaasyadaki atalarımız da bu durumdan haberdarlarmış! Fotoğrafçıların önünde zaman zaman demir döven abilerim ve diğer muhafazakar politikacılar uyuyor mu?

Geçen yıllar boyunca bu güzel geleneğimiz nerede ve nasıl unutuldu bilemiyorum. Kültürümüzü, örf adet ve ananelerimizi şu caponlar gibi koruyamadık işte…

Demek ki neymiş, biz müstakbel babalar da aşerme, canımız isteyince uyuma, huysuzluk yapma, göbek yapma gibi hamilesel haklara sahipmişiz.

Müstakbel babalar birleşin!

Istanbul

Not: Bu yazı da karımın sansüründen geçmiştir.

Önceki Yazı:Müstakbel Babalara Öğütler: Karınız ve Siz

Sonraki Yazı:Müstakbel Babalara Öğütler: Son Dakikalar

6 Replies to “Müstakbel Babalara Öğütler – Çevreniz ve Siz”

  1. oglan piyano dersleri de alacak Seha’yla oyle kararlastirdik 🙂
    yani, yarin obur gun, siz Winning Eleven oynarken oglan “baba piyano calismam gerekiyor bugun olmaz” diyebilir, sen de o zaman kizinla oynarsin hihihi (belki ikincisi kiz olur)

    yazi tek kelimeyle super ancak simdi okuyabildigim icin de ozur diliyorum buradan

    hep gulun neseniz bol olsun

  2. hayatimda senin bilgisayarda futbol oynadigini gormedim. o sonogramdaki bebe dogduktan iki gun sonra yenebilir seni hem winning elevenda hem fifada. eee.

  3. Saat bir ve ben hala uyuyamiorum ilac aldim yaramadi bende mailini okuyim dedim. Aslinda erkek cocuk istedigini acikca soylemek cok iyi ama allahin askina son derece maco aktivitelerden baska bi sey yapmayi dusunmuomusun cocugunla? Humaniste bir kulturden gecmesi laazim ama iste erkekler oyle delicate islerden anlamiyo kizlarsin aksine, hehe ben babamla opera kritigi yaparken sen oglununla macta avaz avaz bagirican hihi. Neyse aslinda yanlis adamim ben konusan ama naapiyim, benim gibi insanlarda var dunyada (cok yok). Cocuk sevmem ve insallah ilerde olursa kiz olmasini dilerim ben kizim diye degil, ona cok daha fazla seyler ogretebiliceim icin. Ne desem anlar, ne desem yapar vede en onemlisi aileye bagli olur erkek evlenince gidio…..
    Cok sert gelmedim insallah ama nasolsa benim huyumu biliosun bide grumpyim suanda uyuyamiorum. Kendinize iyi bakin ben subatta mezun oluyorum donucem belki Turkiye’ye.

  4. sendroma ‘her aksam bebek sahillerinde kosmayı’ eklemeyi unutmussun; tabi bunun artan benzin fiyatlarına karsın ise gidip-gelmek icin bir on hazırlık olduguna dair soylentiler de epeyce yaygın… Bence iyi bir arastırma lazım – couvade nin yanında bir de fiziovade gibi bir sendrom olsa gerek; aynı donemlerde erkek ahalisinin bir baska degiskeni de bir anda kendilerine daha iyi bakmaları; cok soylenenin aksine daha saglıklı beslenme, daha fazla spor (sende oldugu gibi), daha cok kitap okuma gibi. Sanırım yeni gelecek dunyalıya kendini daha iyi gosterme icgudusunden….

  5. Bizim de “sympathy weight” hakkimiz var olm. Hanim ne kadar kilo alirsa, sen de o kadar kilo alabiliyosun. En dogal hakkin…

    Bi de bizim cocuklara karsi pleysteysin 4 mu olur artik 5 mi, her ne rakamsa, pek sansimizin olacagini sanmiyorum. Refleks denen sey cok hain…

    Seha’cim, sana da kolay gelsin. Sabir diliyorum… 🙂

  6. Yingeme iyi bak… 🙂 As ermek Bebek’de kolay. Hemen bir kosu aliverirsin, ne gerekiyorsa…

    Opuyorum ikinizi de. Tekrar hayirli olsun…

Yorum Yazınız / Leave a Reply